Ülkemizdeki tercüme piyasası ve internetteki yerli/yabancı tercüme piyasası hakkında hızlı bir bilgilendirme...

27 yıldır profesyonel olarak İngilizce tercümanlık yapmaktayım.
27 yıldır bu iş benim tek gelir kaynağım.
Ben internette ve tercüme bürolarımızda çok sık olarak çalışmak zorunda kaldığınız (bilmeden de olsa) ya da kalacağınız, neredeyse bedavaya çalışan, sadece fiyat kırıp iş bulabilen sahte tercümanlardan değilim.
27 yıldır gece gündüz tercüme yapan, vakti zamanında haftada bir kez bile evine uğrama fırsatı bulamadan seslendirme stüdyolarında kuru koltuk üzerinde yatıp kalkmış gerçek bir tercümanım. Belki de içinizden bazılarınızın çocukken seyrettiği çizgi filmleri, filmleri, belgeselleri ben tercüme ettim. Hepsini değil tabi ama binlercesini.
Yerli tercüme piyasasının durumunu anlatmadan önce internetteki tercümanlardan ve yerli-yabancı çevrimiçi tercüme siteleri/platformları/bürolarından kısaca bahsetmek istiyorum
İnternetteki bütün yerli ve özellikle yabancı (çünkü yüzlerce) çevrimiçi tercüme siteleri/platformları/büroları, hatta en tanınmış ve en büyükleri, bildiği azıcık İngilizce ve kısıtlı Türkçe ile kendilerinin tercüman olduğunu iddia edip saçma sapan tercümeler veren, tercüme ettiği her 10 cümleden 9'u anlam bakımından yanlış, ilgisiz, hatta zıt anlamlı olan bilgi işlemciler, bilgisayar korsanları (hacker), internet sitesi yöneticileri, internet sitesi tasarımcıları, öğrenciler, internette oyunlar oynayan liseli gençler, kendine cep telefonu parası çıkarmaya çalışan genç kızlar, sohbetçiler (chat), ev hanımları, emekliler, bildikleri iki yabancı kelime ile kendilerini ispat etmeye, farklı göstermeye çalışan özentiler, gerçek dünyada bir baltaya sap olamayanlar ve işi gücü olmadığı için kahvelerde dolanmanın, pişti, okey, loto oynamanın yanında internette para kazanma fırsatları avcılığı yapan tıklama uzmanları, bilumum internet tayfası sahte tercümanlar ile dolup taşmıştır. (Eskiden kaldırım mühendisliği vardı, şimdi tıklama mühendisliği var).
Bunlar en basit İngilizce cümleleri bile anlayamamakta ve tercüme yerine kendi kafalarında uydurdukları hikayeleri yazmaktadırlar. Ama ne yazık ki bunlar bu internet tercüme sitelerinde/platformlarında/bürolarında uzman ve profesyonel tercüman olarak lanse edilmektedirler. Bunlara uzman, onaylı, altın, platin, kontrolcü, düzeltmen tercüman rozetleri bir tıklama ile verilmektir. "Tıkla, reklamımızı yap ve onaylı, sertifikalı tercümanımız ol". Bu kadar basit. İnternette her şey bir tıkla. Tercümanlık da artık bir tıkla dağıtılıyor.
Sözünü ettiğim bu çevrimiçi tercüme siteleri/platformları/büroları freelancer.com, oDesk ve benzeri ile sınırlı değildir, yanlış anlaşılmasın. Çok daha başkaları var ve freelancer.com, oDesk vesaire bunların yanında çok masum kalır, en azından onların ne olduğu belli, en azından onlar biz profesyonel tercüme bürosuyuz demiyor, 10 bin-20 bin tane profesyonel, uzman tercümanımız var demiyor, yalan söyleyip üstüne üstlük berbat tercümeler vererek müşterileri kandırmıyorlar.
Sözünü ettiğim bu yerli/yabancı internet tercüme siteleri/platformları/büroları hiçbir deneme testi ya da öz geçmiş, referans kontrolü yapmadan bu sahte tercümanların başvurularını hemen kabul etmekte ve sitelerini/platformlarını/bürolarını bu sahte tercümanlarla doldurmaktadır.
"Bizim 10 bin-20 bin tercümanımız var" diye reklam yaparlar, ama benim gibi işin aslını görme imkanınız olsa, bunların bir dil çiftinde, örnek olarak İngilizce-Türkçe dil çiftinde sadece 2 tane gerçek tercümana sahip olduğunu görürsünüz ve ellerindeki bu 2 gerçek tercümana da yapmadıklarını bırakmazlar. Bunların sahte tercümanları, bu gerçek tercümanlara her gün saldırmakta, onların doğru tercümelerinde her gün hayali hatalar bulup idareye şikayet etmektedirler. Ne yazık ki uygulamada, işlerin hemen hepsini bu sahte tercümanlar kapar.
İnternette para kazanmanın yollarını arayan bu işsiz güçsüz açıkgözler, bu imkanı keşfetmişler ve sömürmektedirler. Bu arada tercümanlık mesleğini ve Türkçemizi yerin dibine batırmaktadırlar. Çocuklarımız gelecekte bu açıkgözlerin yaptığı saçma sapan ve yanlış tercümeler yüzünden Türkçe'yi yanlış öğrenmek zorunda kalacak. Neden? Çünkü bu açıkgözler insanları kandırmayı ve hile ile para kazanmayı seviyor.
Daha da kötüsü, bu sahte tercümanlar çalıştıkları yerlere gerçek tercümanlar geldiğinde, haksız kazanç, yalan dolan ve sahte tercümelerle elde ettikleri gelirlerini koruyabilmek için can havliyle gerçek tercümanların profesyonel tercümelerine çamur atmakta, onların mükemmel tercümelerinde hayali yanlışlar üretip her gün idareye şikayet etmekte, her gün, her saat, her fırsatta bu gerçek tercümanlara iftiralar atıp saldırmaktadırlar. Çünkü biliyorlar, gerçek tercüman oraya geldiğinde sahte tercümanların işi bitecek (mi acaba?) . Yani, normalde bitmesi gerekirdi, ama öyle de olmuyor. Bu sahte tercümanlar o kadar sinsi, o kadar art niyetli ve dil yapmasını o kadar iyi biliyorlarki, sözünü ettiğim çevrimiçi tercüme bürosu/platformu sahiplerinin onlara inanmaktan başka seçeneği kalmıyor. Zaten tercümeyle yakından uzaktan ilgisi olmayan, tercüme konusunda hiçbir şey bilmeyen, daha iki kelimeyi bile doğru dürüst bir araya getiremeyen bilgisayarcıların, yazılım geliştiricilerin, sözüm ona girişimcilerin internette para kırma furyasına kapılıp açtığı internet tercüme bürolarından/platformlarından başka bir şey beklenemezdi.
Bu yüzden bu sahte tercümanlar burada birkaç dakikada kelimelerle anlatılamayacak her türlü rezilliği hiç tereddüt etmeden her an yapıyorlar. Kendi insanlarımızın bu halinden tiksindim. Hani gavur yapsa anlarım, ama insanlarımızın birçoğu bunu yapınca kabul etmesi zor oluyor. Halbuki biz insanlarımızın en büyük meziyetinin dürüstlük olduğunu sanıyorduk. Nerede kaldı dürüstlük? Para ve sahte internet tercümanlığı icat oldu, dürüstlük kayboldu. Şimdi sormamız gerekiyor, yoksa bazı insanlarımız gavurdan daha mı gavur? (Bu sahte tercümanlar benden özür dilemek ve insanları kandırmaya ve haksız kazanç elde etmeye son vermek yerine iftiralarına, yalanlarına ve saldırılarına hala utanmadan devam ettikleri için sitemde SAHTE TERCÜMANLAR isimli bir sayfa açmaya karar verdim, bu sayfada sahte tercümanların tercümelerinden örnekler vereceğim).
Bir de henüz nasıl isimlendirebileceğimi bilemediğim şöyle tipler var:
Freelancer.com'daki profilinde bir kızcağız bas bas bağırıyor. "4 yıllık Boğaziçi İngilizce mezunuyum" diyor, "freelancer, elance, odesk ve diğer tüm sitelerde bulabileceğiniz TEK DİPLOMALI tercümanım, EN TECRÜBELİ, EN KALİFİYE tercümanım, sertifikalı, yeminli tercümanım, idealist ve mükemmelci bir öğretmenim, birisine tercüme işi vermeden önce nereden mezun olduğunu sorun, isterseniz size diplomamı verebilirim" diyor, "kocam da Dumlupınar Üniversitesinden mezun İngilizce öğretmeni, ikimiz birlikte tercüme ediyoruz" diyor. "7 yıllık tercümanım, toplamda 135 parça iş tercüme ettim" diyor. Daha başka bir sürü şey sayıyor, döktürmüş. (Sen 7 yıllık tercüman olarak toplamda 135 parça iş tercüme etmişsin, ben ise sadece bir ayda en az 200 parça iş tercüme ediyorum).
Bas bas bağırıp bütün tercümanlara bu şekilde saldırıyor, ama daha sonra müşterilerine inanılmaz seviyede fiyat kırarak iş topluyor. Bir profesyonelin çalışmayacağı fiyata, neredeyse bedavaya çalışıyor. Bu kız neden böyle bas bas bağırıp bütün tercümanlara saldırıyor diye merak ediyorum, Boğaziçi İngilizce mezunuymuş, profilinde yazdığı "daha önce tercüme etmiş olduğu internet sitelerine" bakayım diyorum. Tercümesi yanlışlarla dolu, terminolojiyi bilmiyor, bazı en basit kelimelerin bile ne demek olduğunu bilmiyor. Amatörce bir tercüme, tercümenin bazı kısımları aynen google translate'ten alınmış, havada duruyor, ne başı belli ne sonu ve hatta bazı cümleler anlamının tam tersi olarak tercüme edilmiş.
Bu kızcağızın özgeçmişini, müşteri yorumlarını da geçip en alt kısmına kadar okuduğumda tıpkı tercümelerindeki gibi ne başı belli ne sonu, al başını vur sonuna gibi bir durum ortaya çıkıyor. Özgeçmişinin en başında 4 yıllık Boğaziçi İngilizce mezunuyum, kocam da Dumlupınar İngilizce öğretmenliğinden mezun demişti. Özgeçmişinin altında okuduğu okulları sayarken ise sadece Dumlupınar Üniversitesi 4 Yıllık Pedagojik eğitim ve Açıköğretim Üniversitesi Uluslararası ilişkiler diye iki okul sayıyor. Boğaziçi İngilizce uçtu, kayboldu, Dumlupınar İngilizce Öğretmenliği uçtu, kayboldu. Yerine 4 yıllık Dumlupınar Pedagojik Eğitim ve Açıköğretim Üniversitesi Uluslararası İlişkilermiş geldi. (Allah aşkına, içinizde 4 yıllık Pedagojik Eğitim diye bir şey duyanınız var mı?)
Ayrıca nerede kaldı sizin evli çift olarak İngilizce eğitiminiz? Uçtu uçtu kül oldu. Sonra da "kocamın İnternet Hizmetleri Şirketinde çalışıyorum" diyorsun. Hani senin kocan İngilizce öğretmeniydi? Palavra palavra palavra...
Al işte yine bir bilgi işlemci. İnternette sahte tercümanların izini sürdüğümde neden karşıma her zaman bir bilgi işlemci/internet sitesi yöneticisi/internet sitesi tasarımcısı çıkıyor? Ayrıca bakıyorsunuz, bu internet tasarımcısının internet hizmetleri şirketindeki diğer çalışanlar da tercümanlık için kapağı bu saydığım sitelere atmışlar. Hatta kendilerine bir de sanal tercüme bürosu açmışlar. Ne büyük tesadüf? Birkaç yıllık bir bilgi işlemciyi ya da internet sitesi tasarımcını bir parmak şıklatışta tercümana dönüştürüyorlar. Senin daha internet sitesi tasarımcılığında bıyıkların terlememiş, kendi internet sitesi tasarım şirketinin internet sitesi bile berbat bir şekilde tasarlanmış, bir de başımıza tercüman mı kesiliyorsun? Hadi oradan, hadi oradan. Sen önce kendi mesleğini hallet ondan sonra kalk yaptığın yanlışlarla başkalarının mesleğini yerin dibine batırmaya, bitirmeye çalış.
Bu kızcağızın yaptığı teknik yanlış şu, oDesk'teki özgeçmişini sonradan değiştirmiş alt kısmını kesmiş atmış, ama freelancer.com'da özgeçmişinin eski hali duruyor.
İşte, üstün meziyetli, en tecrübeli, en kalifiye ve bulabileceğimiz diplomaya sahip tek tercümanın, mükemmelci tercümanın hali bu. Hadi diyelim özgeçmişini de kazara yanlış yazdın, olur ya, peki sen daha önce bahsettiğim tercümelerindeki o yanlışlar ile Boğaziçi İngilizce mezunu olabilir misin? Sen böyle tercüme yanlşlarıyla, böyle adab bilmemezlikle Boğaziçi İngilizce mezunuysan, bu eğer gerçekten doğruysa, şimdi çok şükrediyorum, iyiki Boğaziçi İngilizce'yi kazanmamışım. Bir başka sahte tercüman için daha fazla satır harcamaya gerek yok.
Üniversite sınavına girdiğimde askeri lise kökenli olduğum için başarı puanım yarısı ile çarpılıyordu. Askeri liselerden ayrılmayı önlemek için yapılan bu hesaplama haksızlığı sebebiyle üniversite sınavında yüzlerce puan kaybetmiş, Boğaziçi İngilizce'yi tutturamamış ve birkaç sıra alttaki bir İngilizce bölümüne girmiştim. O günlerde çok üzülmüştüm ama şimdi şükrediyorum, sen bu İngilizce yanlışları ile gerçekten Boğaziçi İngilizce mezunuysan, iyiki Boğaziçi'ni tutturamamışım. İyiki Boğaziçi'nde okumamışım.
Bu sahte tercümanlara ve yalancılara söyleyeceğim şey şu:
Sizler daha doğmamışken bazılarımız gece gündüz tercüme yapmakla meşguldü. Siz 40 fırın ekmek yeseniz bile bu yalancı, sahtekar ve arsız karakteriniz ile tercüman ya da tercüme bürosu olamazsınız. Çünkü sizin bu karakteriniz bizim işimizin püf noktası ile bağdaşmıyor. Ayrıca, çakma bir malın evrim geçirip ya da ışınlanıp orjinal bir mala dönüştüğü nerede görülmüş? Er ya da geç ne mal olduğunuz ortaya çıkar, çıkacak. Ama bu arada olan kandırdığınız o müşterilere olacak. Ben de bu yazımla onları kurban olmaktan, sizin elinize düşmekten kurtarmaya çalışıyorum.
Bu ifade ettiklerim tecrübe ve araştırmalarımla sabittir. İsteyene sayfalarca delil gösterebilirim.
Şimdi interneti ve internetteki yabancı tercüme bürolarını, sahte tercümanları bir kenara bırakıp kendi tercüme piyasamıza bir gözatalım. Çünkü şirketlerimiz, insanlarımız çoğunlukla kendi tercüme piyasamız ile çalışıyor ve asıl büyük cevher yerli tercüme piyasamızda. Nasıl mı? Biraz sabredip bu sayfada yazdıklarımı okursanız tercüme piyasamızın durumunu, nasıl insanlarla çalıştığınızı ve tercümelerinizi kimlerin yaptığını, karşı karşıya olduğunuz büyük tehlikeyi daha iyi anlayacaksınız. Lütfen her şeyi buraya sığdırmamın mümkün olmadığını da unutmayın.
Yerli Tercüme Piyasasının Durumu
Günümüz dünyasında şirketlerimizin ülke sınırlarımız dışına açılıp kendilerine yeni pazarlar ve ticaret ilişkileri araması zorunlu bir hale gelmiştir. Şirketlerimizin yurt dışına çıkmasını bekleyemeyen sayısız yabancı şirket ise ülkemize gelip faaliyetlerine çoktan başlamıştır. Bu yeni ticaret imkanları noktasında başarınızın en belirleyici unsuru olarak dil sorunu ortaya çıkmaktadır. Kurmaya yada yürütmeye çalıştığınız ticaret ilişkilerinde yetkisiz kişiler sebebi ile dil konusunda yapılması çok olası olan yanlışlar bütün çabalarınızı ve birikimlerinizi bir çırpıda boşa çıkarmaktadır ve çıkaracaktır.
Günümüzde tercüme yapmaktan ve tercüme ile ilgili işlerden anlamayan, hatta bırakın İngilizce'yi, Türkçe'yi bile düzgün bir şekilde konuşamayan, ama birilerinden görüp duyup sadece kendine maddi çıkar sağlamak amacı ile kiraladığı tek göz odaya iki masa, bir sekreter, bir bilgisayar, bir telefon/faks makinası atıp büro açan yetkisiz, bilgisiz, ama ticaret ve kendini pazarlama konusunda biraz kıvrak zekaya sahip kişiler , ya da daha önce tercüme bürosunda çalışmış olup ta bu işin mesleki kuralların dışında çok kolay bir şekilde yapılabildiğini görüp kendisi de aynısını yapmak, aynı çıkarı sağlamak ve hatta patronundan intikam almak için tercümanların iletişim bilgileri ile kaçıp kendine tercüme bürosu açan sekreterler mantar gibi çoğalıp piyasayı işgal ederken bu alandaki meslek ve ticaret ahlakını, profesyonelliği ayaklar altına almışlar, açtıkları sanal, yetkisiz bürolarda bir şekilde elde ettikleri ilginç tercümelerle müşterilerini sorun yumaklarının içine atmışlardır.
Ülkemizde ve dünyada muayenehane açmak için doktor olmak, eczane açmak için eczacı olmak koşulu vardır, mühendislikle ilgisi olmayan bir kişi mühendislik, hukukla ilgisi olmayan bir kişi de hukuk bürosu açıp işletemez. Ama anlattığım gibi, ülkemizde tercüme bürosunu yetkili yetkisiz her önüne gelen açabilir. Ya da muhasebe eğitimi alan bir kişi neden tercüme bürosu açar? Muhasebecinin kendisine muhasebe bürosu açmaya yetkisi vardır, bilgisi, eğitimi de bunun üzerinedir.
İşporta tezgahından terfi edip tercüme bürosu açan çok kişi tanıdım. Tercüme piyasasındaki sorunun büyüklüğünü ve ciddiyetini gösterebilmek için bu cümleyi biraz daha açayım. Şu anda tercüme piyasasında en büyük iş hacmine sahip, ve bu piyasanın en büyük oyuncularından biri olan kişi bu tercüme bürosunu işporta tezgahından sonra açmıştır ve bu büroyu tam bir işportacı zihniyeti ile, profesyonellikten uzak, prensiplerden uzak, iş ahlakından uzak, bilimsellikten uzak, tercüme işinden bihaber olarak ve sadece insan kandırma temelli olarak işletmektedir, ama bu zihniyetini daha çok emrindeki tercümanlarına yansıtır, müşterilerine pek yansıtmaz, yani işin bu kısmını iyi biliyor, halini müşterilerine yansıtırsa ticaretini kaybedeceğini biliyor. Ama yine de tercümanları bir köle olarak görmek, onları her an suistimal etmekten ve bir tercüman biraz hakkını aramak için sesini çıkarsa o tercümanın işini hemen kesmekten asla vazgeçmiyor. Tercüme piyasasının en büyük oyuncularından biri bu şekilde olursa, gerisini siz düşünün. (Not: Biz de senin işinin kesilmesini bekliyoruz, hadi hayırlısı...)
Şunu da ifade etmeden geçemeyeceğim, bütün sorunu ve suçu bu işportacı tercüme bürolarına atmak ve onlar giderse bu piyasa düzelir demek de doğru olmaz. Bu sadece kolaycılık ve başını kuma gömmek olur. Neden diye sorarsanız, ben 25 yıllık tercümanlık mesleğim boyunca Harvard, Oxford, Boğaziçi , ODTÜ, vesaire mezunu olup da bu sözünü ettiğim işportacı büroyla aynı zihniyette çalışan çok tercüme bürosu gördüm. Yani bunun diploma ile de ilgisi yok, insanlıktan nasibini alabilmek ile ve işini hilelerden, kandırmacalardan uzak, hakkıyla yapmakla ve ahlaklı olmakla ilgisi var. Malesef diploma ile insan ve profesyonel olunmuyor. Bir örnek vereyim: Adam (ya da kadın) sizinle üniversite mezunu, kültürlü birisi gibi konuşuyor, "Yaşasın, çalışmak için en sonunda kültürlü, okumuş birisini buldum" diye seviniyorsunuz ama eğer tercüme konusunda tecrübeli ve bilgili bir kişi iseniz, bu insanın (?!?!) size teklif ettiği çalışmaya bakınca bin bir türlü hile ve tuzakla, hak yeme ve mesleki açıdan yanlışlarla dolu olduğunu görüyorsunuz. Yani o yapmacık kültürle süslendiği üniversiteli dilini aslında hile ve kandırmacalarını gizlemek için kullanıyor. Tercüme konusunda tecrübeli ve bilgili olmayanlar ne yazıkki bu gibi tiplere çabuk aldanıyorlar. Aslında tercüme piyasamızda bu şekilde çalışmayanını bulmak çok zor, samanlıkta iğne aramaktan farksız.
Bu anlatmaya çalıştığım kişiler işi müşteriden kapabilmek için bu işin kurallarını hiçe sayarak, hiç olmayacak şeylere evet diyerek, müşterinin söylediği ve istediği her şeyi kabul edip, aldıkları bu tercüme işlerini biraz İngilizce bilen, biraz dili dönen insanlara, öğrencilere, uygulanması imkansız teslim süreleri ve koşullar altında yaptırmaya çalışmakta, müşteriden aldığı ücretin çok küçük bir kısmını tercümeyi yapan kişiye vermekte ve hatta onu da vermemek için elinden geleni yapmakta, ve bir çoğu da tercümanlara olan borçları ile birlikte piyasadan kaybolup sonra bir başka yerde bir başka tek göz oda kiralayıp bu işe devam etmektedirler.
Tercüme piyasamızdaki uygulaması ile müşterinin her istediği şeye evet deme yanlışını biraz açayım:
Mesala, bir hasta ameliyat masasına yattığında ameliyatı yapacak doktora şurasını şöyle kesmelisin, şurası şöyle, şurası böyle olmalı, yaratıcı ol, reklam dili kullan, şuraları süsle çünkü reklam için kullanacağım, sonra çok güzel kontrol et, DOUBLE CHECK ha, DOUBLE CHECK çok önemli, en ufak bir yanlış olmaması lazım, doğru terimleri kullan, araştırma yap, AMA HER ŞEYİ 30 DAKİKADA BİTİRMEK ZORUNDASIN, acele işim var, YOKSA ÖDEME ALAMAZSIN diyebilir mi? Doktorun ameliyatı gerektiği gibi ve gereken süre içerisinde yapması esastır, öyle değil mi? Ayrıca bana ne senin reklamın için metni süslemekten, yeni bir reklam metni yazmaktan? Tercüman tercüme eder, tercüman reklam yazarlığı yapmaz, bunun fiyatı da bu değildir zaten. Ha, yapmak istersem onun da kralını yaparım ama konumuz bu değil. Ayrıca böyle bir şey istediğinde yaratılıcılığı 30 dakika ile kısıtlayamazsın. Hem ilave bir çalışma ve yaratıcılık iste, hem tehdit et. Yani, nereden bakarsan bak, bu yaptığın, en kibar ifadeyle, tam anlamıyla bir saçmalıklar dizisi. Sen gerçek bir profesyonel olsaydın reklam metnini gidip bir reklamcılık şirketine hazırlatırdın. Kendin reklamcıymışsın, o zaman neden kendi görevini bir tercümanın yapmasını bekliyorsun? Hem de üç kuruşa. Tek çalışanı kendin olan korsan bir reklamcılık şirketi açmışsın, kendi işini tercümanların yapmasını bekliyorsun.
Bir hasta dişçiye "Sağ üst taraftaki dişlerime kanal tedavisi yap, kanal tedavisi yaparken şunu söyle, bunu böyle yapmalısın, ama her şeyi 30 dakikada bitirmek zorundasın, acele işim var, yoksa ödeme alamazsın" diyebilir mi? Fırına gittiniz, fırında taze ekmek kalmamış, fırıncıya "2 dakika içinde hamur yoğur, küreğe diz, fırına at ve bana taze ekmek pişir, bak acele işim var, yoksa ödeme alamazsın" diyebilir misiniz? Yeni bir elma fidanı diktiğinizde "ey elma fidanı, bana iki saat içinde 100 kilo elma ver, acele işim var, bak müşteri ile anlaştım, beni mahçup etme ha, 100 kilo elmayı 2 saatte vermem lazım, iki saatte bana 100 kilo elma vermezsen sana bir daha su mu yok, hatta seni keserim" diyebilir misiniz? Her şeyin bir olabilme ve yapılabilme zamanı vardır değil mi? Bana mı sordun bilmediğin, anlamadığın bir iş için müşteri ile hayali bir anlaşma yaparken, müşteriyi kandırırken? Müşteriyi kandırdın, şimdi sıra tercümanı kandırmaya geldi, değil mi? Kakala gitsin, ne de olsa tercüman sana sesini çıkaramıyor, çünkü sesini çıkarsa işini hemen kesersin ve kesiyorsun.
Bu şekilde büro açan kişiler tercümanlık mesleğinin esaslarını bilmediği halde bu işi sırf para ve "cepleri memnun olduğu sürece" yaptıkları için hem müşteriyi hem de tercümeyi verdikleri tercümanı bin bir tane sorunun içine atarlar, mesleki ahlak ve tercüme piyasası diye bir şey bırakmazlar. Bu meslekte karşılaştığım bürolarla ilgili film bile çekebilirim: 20 sayfa tercümeyi 2 buçuk saatte yapmamı isteyenini mi ararsınız, 2010 yılında sayfası 1 TL'den bir gecede 124 sayfa tercüme yapmamı isteyenini ve bunun benim için çok karlı bir çalışma olacağına dair beni saatlerce ikna etmeye çalışanını mı ararsınız... neler neler.
Bunun sonucunda üç kuruş karşılığında, hiç bir proje çalışması olmaksızın yaptırılan tercümelerdeki yanlışlıklar müşterilerin binlerce, yüzbinlerce hatta milyonlarca lira zararına ve günler, haftalar sürebilen zaman kaybına, ihalelerin müşterilerin ellerinin arasından kayıp gitmesine, ticari sözleşmelerin çözümü çok güç yada imkansız olan sorunlarla imzalanmasına sebep olmaktadır.
Böylesi kişi ve bürolar tercüme piyasasının % 80'inden fazlasını oluşturmakta ve bu piyasada haketmedikleri, ama sahip oldukları ağırlık sebebi ile geriye kalan % 20'yi de çok kolay bir şekilde etkilemekte, kendilerine benzetmekte ve onların da aynı yanlışları yapmalarına sebep olmaktadırlar. Çünkü bu piyasada % 80 ağırlığa sahip oldukları için bu piyasadaki standartları artık onlar belirlemektedirler. (Not: Bu % 80 rakamını bir yıl önce vermiştim, ama geçen sene içindeki tecrübelerimi göz önünde bulundurduğumda bu rakamın % 80'den çok daha yüksek olduğunu söylemek zorundayım).
Bir başka can alıcı konu:
Bazı profesyonel bürolar müşteriden 15 TL alıp bunun 10 TL 'sini tercümana verirken, neden bizim tercüme bürolarımızın % 95 'i, neredeyse hepsi, müşteriden 15 - 10 TL. alırken tercümana sadece 5 TL. verir? Hatta verdikleri bu 5 TL. 'yi bile çok görüp tercümanla sürekli fiyatında indirim yapması için pazarlık yaparlar. 4TL. hatta 3 TL. vermek isterler. Bu tercüme bürolarının yerinde otururken kazandığı % 70 kar onlara yetmiyor mu? O tercümeyi yapan tercüman gece gündüz çalışıyor, uyumuyor, eğlenmiyor, ailesine zaman ayırmıyor, hayatı bütün gün bilgisayarın başında oturmaktan ve çalışmaktan ibaret. Hatta çok afedersiniz verilen acil işleri yetiştirebilmek için tuvalete bile saatlerce gitmiyor. Tercümanların çoğu açlık sınırında hayatını idame ettirmeye çalışıyor. Sense oturduğun yerden, hiç bir şey yapmadan elde ettiğin % 70 kazancı az buluyor, ve hala tercümandan daha fazla indirim yapmasını istiyorsun, bunun için baskı yapıyorsun, "bak bir daha iş alamazsın, benden söylemesi" diye tehdit ediyorsun. Peki bu işi sana veren kim ey tercüme bürosu, bunu çoktan unuttun, kendini kral yaptın. Sen gariban tercümanın hakkını yer, bir de üstüne üstlük işini de kesersen, bir bakarsın senin işin de kesilmiş. Öylece kala kalırsın. Oturduğun yerden kolay para kazanmaya alışık olduğun için bir daha hiç bir işte kolay kolay dikiş tutturamazsın.
Bir de böyle büroların klasik bir lafı vardır, tercümana şöyle derler "müşteriye indirim yaptım, sen de bana bu tercüme için fiyatını düşerebilir misin?" Bunun anlamı aslında "ben müşteriye indirim yapmak zorunda kaldım, aman bu indirimden ben etkilenmeyeyim, sen indirim yap da müşteriye yaptığım bu indirim senden çıksın, benden çıkmasın. Oturduğum yerden % 70 kazanmaya devam edeyim" demektir ve ne hikmetse bunu her verdikleri tercümede tercümana söylerler. Sen müşterinin her istediğine evet diyecek, her talep ettiği indirimi yapacak kadar zayıfsan, bu işi bilmiyorsan, o zaman senin o ticareti kapatıp başka bir ticaretle uğraşmanın zamanı çoktan gelmiştir. Dünyadaki tek ticaret tercüme bürosu açmak değil. Git muhasebe bürosu aç, eğitim gördüğün alanın bürosunu aç, hiç bir eğitimin yoksa git kabzımal ol, hatta pazarda limon satsan bile iyi bir iş yapmış ve helal para kazanmış olursun, ama bırak artık karın tokluğu ile yaşayabilmek için gece gündüz çalışan tercümanların ekmeği ve hayatı ile oynamayı.
Buraya kadar yazdıklarım sadece tercüme büroları ile ilgili sorunlardır. Seslendirme ve alt yazı çevirmenlerinin hali daha da içler acısıdır. Seslendirme, alt yazı ve televizyon şirketleri ile çalışan çevirmenlerin durumu bu yazdıklarımdan kat kat kötüdür. Bu şirketlerin sürekli elemanları gibi çalıştırılmalarına rağmen hiç bir hakları bulunmamakta, sigortasız (kaçak çalıştırılmakta), ödemeleri keyfe keder yapılmakta, aslında yapılmamakta, çevirmenler, çok afedersiniz, adam yerine bile konulmamaktadır [Bunu yazan, okuyan değil, yapan utansın].
Seslendirme piyasasında çalışırken 5 ay ödeme almadığımız olurdu. Ama işin daha da acı olan yanı, siz 5 aydır ödeme almadan ama işinize duyduğunuz saygıdan ötürü hala gece gündüz çalışıyorken bir akşam patrona gidip bir öğün yemek parası istersiniz (karşılıksız değil, 5 aylık alacaktan düşülerek), çünkü o gece yine acil bir film tercümesi yapacaksınızdır, ama mideniz boştur, cebinizde para yoktur. Patron "Cem, hiç sorma biz de aylardır ödeme alamıyoruz, şerefsizim biz de perişan haldeyiz, kaç gündür benim evde de yiyecek bir şey kalmadı" der. Siz de inanıp (mı acaba?!?!) odadan çıkarsınız. Ama sonra aynı gece bakarsınız, patron iki de bir son model Mercedes arabası ile şirketin bahçesindeki muhasebeye gidiyor, alel acele bir şeyler alıp dışarı çıkıyor. Aynı şekilde 4-5 kere bu tekrarlanıyor.
Sonra sabah olunca şirkette bir gürültüdür kopar. Dün akşam bana bir öğün yemek parası vermeyen, bir öğün yemek parası vermemek için kıvıran, yalan söyleyen patron, aynı gece şirketin hemen arkasındaki Sheraton (Ankara) otelde kumar oynayıp 1991 yılının parası ile 18 milyar TL. kaybetmiştir. Geceleyin ikide bir, acele ile muhasebeye girip çıkışı bu yüzdendir, kumarhaneye para yetiştirmeye çalışıyordur.
Sabahleyin Jaguar arabası ile şirkete gelen patronun kardeşi kasadan 18 milyar TL'nin eksik olduğunu görünce ve ne olduğunu öğrenince kıyamet kopmuştur. Ama kıyameti koparan o kardeş de geceyi, çok afedersiniz, pavyonda geçirmiştir ve hala ayılmaya çalışmaktadır. Bize 5 aydır ödeme yapmayan bu insan müsvetteleri (RUMUZ: patronlar) her gece milyarları kumarhanelerde ve pavyonlarda harcamaktadırlar, kendileri ile birlikte payvona gelen işsiz güçsüz yalaka müdürlerine, garsonlara, payvon kadınlarına ha bire (karşılıksız) tomarlarca para dağıtırlar, ama her nedense kendileri için gece gündüz çalışan insanlara bir öğün yemek parası vermek bile (karşılıksız değil, 5 aylık alacaktan düşülerek) onlar için çok ağırdır. [Bunu yazanın ve okuyanın değil, yapanın utanması lazım, ama utanacak olan zaten bunları yapar mıydı?].
Aynı patronlar devlete 10 yıl boyunca vergi de ödememiş, ama bunun için maliyeden gelen müfettişleri rüşvete boğmuş (devlete ödemek istemediği paranın çok daha yükseğini devletin müfettişine rüşvet olarak ödüyor, duruma bakar mısınız), 10 yıldan sonra bu durumu devam ettirme imkanı kalmayınca da önce milyon dolarlık yayın cihazlarını şirketten kaçırmış, sonra şirketi numaradan iflas etti göstermiş, daha sonra da aynı cihazlar ve personel ile bir başka yerde, bir başka ad altında faaliyetini sürdürmeye devam etmiştir. Kullandıkları onca cihaza ve büyük elektrik sarfiyatlarına rağmen 10 yıl boyunca devlete çok nadir olarak elektrik parası ödediklerini de eklemek gerekir. Ayrıca, kendileri general çocuğu olmalarına rağmen, düzenledikleri bahara hoş geldin partilerinde pkk terör örgütü ve bu örgütün bebek katili elebaşısı lehine sloganlar atıp zafer işaretleri yapmaktan ve kadehlerini tokuşturmaktan büyük mutluluk duyarlardı. Zaten nasıl başardılarsa, kendileri o dönem solcuların kalesi olan TRT'den komunistlikten atılmışlardı. Duruma bakar mısınız, konunistlikten TRT'den atılıyor ama her gece milyarları kumarhanelerde, pavyonlarda harcadığı halde işçilerini aç çalıştırıyor, 5-6 ay ödeme yapmıyor. Bunların bir de o dönem İhlas Holding'e ait olan TGRT'nin işlerini kapmak için ne dalkavukluklar, ne dramalar yaptığını görmeniz lazımdı. TGRT bunların seslendirmesini yaptığı film ve dizilerde kullanılan dili aile diline dönüştürebilmek için bunların şirketinde bir büro bile açmıştı. Ne yazıkki medya patronlarının, yöneticilerinin ve ses sanatçılarının çoğu bu şekildedir.
İşte bu yüzden, bu anlatmış bulunduğum tercüme piyasasından mümkün olduğu kadar uzak kalabilmek ve sizleri bu tercüme piyasası hakkında bilgilendirebilmek için burayı hazırladım ve bu şekilde sizlere ulaşmayı denedim.
Umarım bu girişim tercüme piyasamızdaki temizliğin bir başlangıcı olur. Tercüme piyasasındaki bu temizliğine mesleki ve ahlaki açıdan ne yazıkki çok büyük bir ihtiyaç bulunuyor.
Bu piyasa maalesef, arkadaşlığı 1 (bir) TL bile etmeyen, profesyonelliği ise 0 (sıfır) TL'nin altında tercüme büroları ile dolmuş vaziyettedir.
Bu piyasada "Kendin için istemediğini başkası için isteme" prensibi uygulanana kadar daha çok sorunlar yaşanır.
Bu prensibi uygulayanlar bu piyasada kaç kişi diye soracak olursanız bunun cevabını vermek samanlıkta iğne aramaktan daha zordur. Bulunmaz. Ama ben bu kuralı ısrarla uyguluyorum. Bu prensibi uygulamayanlar eninde sonunda kaybetmek zorundadırlar. Bu tecrübelerimizle sabittir. 24 yıldır tanık olduğumuz batan, ortalıktan kaybolan, kaçıp giden tercüme bürolarının ve seslendirme şirketlerinin haddi hesabı yoktur. Sıra eninde sonunda bunların hepsine gelir. O noktada da sevinme sırası artık bize geçer. Hak yerini bulur.
Not: Biraz daha canımı sıktıkları takdirde çok yakında burada işportacı zihniyeti ile çalışan, tercümanların alacaklarının üzerine yatan, hatta yatmakla kalmayıp bir de tercümanlara hakaretler, tehditler yağdıran, işini yalanlar üzerine kurmuş tercüme bürolarını ifşa etmeye başlayacağım. Ama inanın bunu yapmak çok zor olacak çünkü haklarındaki bütün ayrıntıları, bütün hilelerini, bütün iblisliklerini hakkı ile yazmak çok zaman ve enerjimi alacak, ayrıca hangi birini yazacağım, piyasa bunlarla dolu, aslında tercüme piyasası bunların piyasası olmuş.
Tercüme için uygun yerdesiniz !
YENİ İNTERNET SİTEM YAYINDA: http://www.cembekis.com
Anahtar kelimeler: tercüme, büro, translation, turkish, türkçe, translator, tercüman, Hukuk , şirket yazışmaları, sözleşme, anlaşma, IT, bilişim teknolojileri, bilgisayar, otomotiv, elektronik, elektrik, fen bilimleri, sosyal bilimler, mühendislik, ısıtma, soğutma, telekom, teknoloji, finans, bankacılık, sigortacılık, gıda, moda, tıp, eczacılık, tıbbi cihazlar, akademik, nakliye, gümrükleme, inşaat, havacılık, denizcilik, turizm, hotelcilik, mobilya, silah, edebiyat, altyazı, seslendirme, şirket, sektör, piyasa, okul, google, chat, noter, nüfus, mahkeme, karar, avukatlık,vi-ki seslendirme, stüdyo, studio, Promay, Senkron, İmaj, Tv., Özen, Film, Doruk Film, NTV, Cine5, aklakara, sinetel, ABT ajans, Art ajans, cnbc-e, Genç Tv, Warner Bros., Walt Disney, Cartoon Tv., National Geographics, IT, Electric, Electronic, Engineering, Automotive, Natural/Social sciences, Law, Finance, Banking, Insurance, Construction, Fashion, Games, Medicine/Health, Pharmaceutics, Medical Devices, Export/Import, Transportation, Shipping, Food Industry, Hotels/Tourism, Academic, Literature. Also Movie, Documentary and Cartoons translations, Channel, Discovery, Sony, Philips, Siemens, Samsung, Fujitsu, Nec, IBM, CISCO, Motorola, Nokia, Ericsson, Türk Telekom, Vodafone Türkiye, Türksat, Fluke, KONE, elektromag, Ege İletişim, Bimtes, Beta games, Frogster, myZamana, play65, Ziinga, and translation of many other online gaming, finance and auction websites, Avira, Payoneer, Akbank, Citi Bank, Banka Asya, Finansbank, Fortis bank, Garanti Bankasi, Sekerbank, Ziraat Bankasi, İs bankasi, Yapi Kredi, Turkish Bank, Turkiye Sınai Kalkinma Bankasi, TMSF, Countless finance, forex websites such as Binary option, Media forex, Leroy Merlin, Karsu, Caravell, Metalfrio, Bp Gas Ltd., LightBridge Corporation (nuclear energy), Truva Energy, Pınar Plastik, Kale porselen, İnci Akü, Himalaya Engine Oils and Lubricants, Röntgensan Engineering, Akfel Engineering and Energy, SİTERM Thermo Systems, Pabalk Mining, Mak Marine, Mar Trade, Emirates Industrial, Aslı Kimya, and many Wind and Solar Energy companies, Putzmeister, Teknik Yapı, Meridyen Construction, Nuhoğlu Construction, MSG, Karden Construction, Pfizer, Roche, GlaxoSmithKline, Bayer, Eczacıbaşı, Deva Holding, Abdi İbrahim İlaç, World Heart Federation, Sonotom Health Services, American Hospital, Guides of medical devices from different brands, Vogue, Persol, Prada, Bvlgari, Polo Ralph Loren, Burberry, Tiffany & Co, Versace, Calvin Klein, Henleys, Dolce and Gabbana, Ray-Ban, Oakley, Arnette, Oliver Peoples, miu miu, revo, Salvatore Ferragamo, Stella MacCartney, Adidas, İpekyol Giyim, MAÇKA, Sheraton Hotels, Maya Residences, Okan Garden, Sina Otel, Turnalar Tourism, Fiba Insurance, Aksigorta, Novartis, moneybookers, payoneer, paypal, Tepe Customs, Güçlü Export, Çelebi Air Services, Altınbaş Jewelry, Bello Jewelry, Dinç Jewelry, Knorr-Bremse, Nestea, Şölen Chocolates, Logo Agriculture, Kultur A.S., Istac, Turkish Naval Forces, Governorships of South East Anatolia (land mines clearing tenders) , Antalya Chamber of Architects, Istanbul Chamber of Architects, Istanbul Metropol Municipality, American Tactical Weapons, Uc yildiz Weapons, Çilek Furniture, Renee Blanche, Quelle, Maskom, Rehau, Lescon, Erste Website Design, Show Organization, and many more, Toyota, Volvo, Honda, freelancer, oDesk, collaboration, platform, localization, rate, proofreading, editing, review, reviewer, proofreader, editor, project, manager